top of page

Tahvil/Bono, hisse senetlerinin düşük riskli güvenilir kuzeni

  • Yazarın fotoğrafı: Erol Polat
    Erol Polat
  • 17 Şub 2024
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 28 Şub 2024


Artık yavaş yavaş varlık sınıflarını anlatmaya başlamanın vakti geldi diye düşünüyorum. Önce en düşük riskli olan sabit getirili menkul kıymetlerden (Tahvil/Bono) başlayalım.


Fazla risk alamam, sabit getiri isterim diyorsanız bu yazıyı okumanızı öneririm.


Sabit getirili menkul kıymetler, yatırımcılara vade sonunda veya belirli dönemlerde kupon ödemesi yoluyla kazanç sağlayan borçlanma senetleridir. Bu senetler, devlet veya kurumsal firmalar tarafından ihraç edilir ve yatırımcılara önceden belirlenmiş bir getiri sunar. Yani daha yatırım yaparken ne kazanacağınızı ve ne zaman kazanacağınızı bilirsiniz.


Eğer özel sektör tahvili alırsanız, ihraç eden şirketin mali durumu önemli olur, daha yüksek risk taşır. Daha yüksek risk primi nedeniyle de daha yüksek getiri imkânı vardır ama hazine tahvillerine göre tekrar nakde dönüşümü biraz daha zor olabilir.


Bir de tahville bonoyu bir ayıralım. Tahviller, genellikle 1 yıldan uzun vadeli olan ve genelde belirli bir faiz oranıyla düzenli kupon ödemeleri sunan borçlanma senetleridir. Bonolar ise 1 yıldan kısa vadelidir. Genellikle tek seferde vade sonunda anapara ve faiz ödemesi yapar. Yani tahvil uzun, bono kısa vadeli.


Adı üstünde borçlanma senedi, paranızı senedi çıkartan devlete ya da kurumsal firmaya (özel sektör) borç olarak veriyorsunuz, vade sonunda faiziyle geri alıyorsunuz.


Peki bu sabit getirili senetlerin fiyatını ne etkiliyor? Pek çok etken var, elbette en önemlisi talep ve arz dengesi. Ama tahvil yatırımını anlamlandırmak için önce çok sık konuşulan faiz verisinin etkisini anlamak gerekiyor.


Merkez Bankası Enflasyonu kontrol altına almak ve ekonomik istikrarı sağlamak için politika faizini belirler. Politika faizlerinin artması, genel faizleri artırır. Bu da yeni, yüksek faizli tahvillere talep yaratır. Eski (mevcut) tahvillerin de aynı getiriyi vermesi gerekir, bu sebeple elinizde bulunan tahvillerin fiyatları düşer.



ree

Özetle faizle tahvil fiyatları arasında ters bir ilişki vardır. Diğer bir değişle yükselen faiz ortamında elinde tahvil bulunan yatırımcılar zarar eder. Ama ileride faizlerin düşeceğini düşünüyorsanız tahvil almanın zamanıdır.


Şimdi dikkat! Düşük riskli dedim sıfır riskli değil. Risksiz hiçbir yatırım aracı olmadığını belirtmekte fayda var. Tahvil yatırımcısı da zarar edebilir mesela 1994 Meksika peso krizi, 2008 küresel finans krizi (subprime mortgage bazlı tahviller), 2011 Yunanistan borç krizi, 2020 Covid-19 pandemisi…Yani tahvillerin vaat ettiği sözü tutamadığı örnekler de var.


Peki herkes tahvil alabilir mi? 

Evet, herkes tahvil alabilir. Nitelikli yatırımcı olmaya yada çok paraya gerek yok. Tahviller Borsa İstanbul’da işlem görür, 100 TL ve katları olacak şekilde alım yapılabilir. Ama Borsa İstanbul’da yaklaşık 500 devlet tahvili var üstüne bir de özel sektör tahvilleri eklenince, seçim yapmak sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Hatta bu iş özel bir uzmanlık alanıdır. “Tahvilci” denen adamlar var, işi gücü doğru tahvil pozisyonu almak. Birinin bu işi yapması lazım. Ben şahsen tahvil yatırımlarımı yatırım fonları üzerinden yapıyorum. Yatırım konusunda yeterli uzmanlığı ya da piyasayı takip edecek zamanı olmayan herkese de bunu tavsiye ederim, mesela Foneria'ya bir bakın 40'a yakın tahvil/bono fonuna ev sahipliği yapıyor 😉


Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.

Beğenin, paylaşın ve hep yatırımda kalın 🖖

 
 
 

Comments


©2024, Her gün Yatırım Düşünüyorum.

bottom of page